Depresyonda Beslenme

Depresyonda Beslenme

Kişinin belli bir süre, göreceli olarak değişmez biçimde içinde bulunduğu duygulanım durumuna duygudurum (mood) adı verilir. Bu duygudurum anı sabit değildir. Çeşitli etkenlere bağlı olarak dalgalanmalar gösterir. Ancak bu dalgalanmaların bazen aşırı boyutlara ulaşıp uzun süre devam ettiği izlenir. Bu durum kişi de artık bir “duygulanım bozukluğunun” söz konusu olduğunu göstermektedir. Duygudurum bozukluklarından biri olan depresyon; çevresel değişikliklere uygun olmayan tepkiler gösterme, iç yaşamında sürekli çelişkiler içinde olma durumu olarak tanımlanır.

DEPRESYONUN ETİYOLOJİSİNDE BESLENMENİN YÖNÜ

·         Duygudurum bozuklukları etiyolojisinde beslenmenin çok önemli bir yeri vardır.

·         Beyin fonksiyonlarının devamı için yeterli ve dengeli beslenmeye ihtiyaç duyulur.

·         Diyet kalitesinin ve içeriğinin kötü olması depresyon için bir risk faktörüdür.

·         Beyindeki serotonin 5-hidroksitriptamin, (5HT) seviyesinin ruh hali üzerine etkili olduğu ve serotonin seviyesindeki düşüşlerin bazı bireylerde depresyonun etiyolojisine katkıda bulunduğu bilinmektedir.

·         Psikiyatrik bozuklukları olan hastaların serum folat seviyelerinin araştırıldığı 20 farklı çalışmanın sonucunda psikiyatrik olguların 1/3 ‘ünün düşük veya yetersiz seviyede olduğu görülmüştür.

·         Folat eksikliğinin depresyonun tetiklediği bilinmektedir.

·         Depresyonun etiyolojisinde n-3 yağ asitlerinin de önemli rol oynadığı düşünülmektedir.

·         Diyetin n-3 yağ asidi açısından yetersiz olması depresyon riskini arttırmaktadır.

·         Majör depresyonlu hastalarda düşük B12 vitamini seviyesi oldukça yaygındır.

·         B vitamini ve depresyon arasındaki ilişki bu vitaminlerin santral sinir sisteminde monoamin metabolizması üzerine direkt etkileri ile açıklanmaktadır.

·         Yapılan başka bir çalışmada çinko seviyesi düşük olan bireylerde daha sık depresyon görüldüğü bulunmuştur.

·         Başka bir çalışmada ise serum kolesterol seviyeleri düşük olan bireylerin depresyona ve intihara daha eğilimli olduğu görülmüştür.

·         Beslenme ve psikolojik durum ayrılmaz bir bütündür.

·         Vitamin ve mineral düzeyleri bu konuda büyük önem taşımaktadır.

DEPRESYON VE BESLENME SORUNLARI

·         Vücut ağırlığı değişimleri: Depresif kişiler genelde iştahsızdır ve ağırlık kaybı ortaya çıkar. Öğün zamanları düzensizdir ve öğün atlarlar. Yetersiz ve dengesiz beslenirler. Bazı hastalarda ise karbonhidrat ve yağ içeriği yüksek besinlerin aşırı tüketimine bağlı ağırlık artışı görülmektedir.

·         Konstipasyon (Kabızlık): Depresif kişilerin az yemek yemesi, yetersiz su tüketmesi ve fiziksel aktivite azlığına bağlı olarak görülmektedir.

·         Dehidratasyon (Sıvı Kaybı): Besin ve sıvı reddi sonucunda depresif kişilerde ciddi dehidratasyonlar oluşmaktadır.

·         Serum vitamin düzeyleri: Depresif hastaların serum riboflavin, pridoksin, folik asit düzeyleri genelde düşüktür.

·         Anoreksi: Anoreksi daha çok genç yaştaki kızlarda izlenir ve beraberinde çoğunlukla adet düzensizliği de bulunur. Hastalar, kendilerini aç bırakarak zayıflamaya ve beden görünümlerini düzeltmeye çalışırlar.

ANTİDEPRESİF İLAÇLARIN ETKİLERİ

·         Antidepresif ilaçlara bağlı olarak iştah artar ve kilo alımı gerçekleşir.

·         Bireylerde karbonhidrat arayışı başlar.

·         Vücut ağırlık kazanımı ilaca ve kullanılan doza bağlıdır.

DEPRESYONDA BESLENME TEDAVİSİ

·         Hastanın beslenme alışkanlıkları belirlenir ve olumsuzluklar saptanarak düzeltilmeye çalışılır.

·         Ağırlık kazanımı önlemek amacıyla şeker ve yağ oranı yüksek besinler diyetten çıkartılır.

·         Kızartma, kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara gibi yağ oranı düşük pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.

·         Beyaz ekmek, pirinç pilavı yerine tam tahıllı ürünler tercih edilmelidir. Bu hem kilo vermeye yardımcı olur ve diyetin posa içeriğini yükselterek konstipasyonu önler.

·         Tatlı ve karbonhidrat ihtiyacını bastırması açısından diyetlerine kuru ve yaş meyveler eklenmelidir.

·         Çay, kahve, kola gibi kafein oranı yüksek içecekler nörolojik semptomları uyarmaktadır. Bu içeceklerin tüketimi sınırlandırılır.

·         Ara öğünlerde ve gece yatmadan önce bitki çayı tüketimi rahatlamayı ve uykuya dalışı kolaylaştırmaktadır. Bireylerin diyetine eklenmelidir.

·         B vitamini kaynakları olan et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, yumurta ve yağlı tohumlar diyete eklenmelidir.

·         Yapılan araştırmalarda düzenli balık tüketen bireylerin depresyona yatkınlığının az olduğu görülmüştür. Haftada 2-3 kez balık tüketilmesi önerilir.

·         Çinko kaynakları olan ıspanak, kuzu ve sığır eti ve mantar diyete eklenmelidir.

·         Zayıf ve iştahsız bireylerin diyetine pekmez, ceviz, fındık, badem gibi hacmi küçük ama kalorisi yüksek besinler eklenmelidir.

·         Bu dönemde su tüketimi çok önemlidir. Günde en az 2-2.5 L su tüketmeleri önerilir.

·         Stresi ve şişmanlığı önlemek için bireylere mutlaka fiziksel aktivite önerilir.

KAYNAK:

Türkiye Klinikleri J Med Sci 2008,28

Alpert JE, Mischoulon D, Nierenberg AA, Fava M. Nutrition and depression: focus on folate. Nutrition 2000;16: 544-6.

Yen PK. Depression--the diet connection. Geriatr Nurs 2005;26: 143-4.

Yorumlar (0)

Yorum Yazın

Whatsapp Yaz!
Tıkla Ara!